Soğuk bir kış dönemini geride bırakmamıza sayılı günler kalmışken, önümüzde ilkbahar mevsimi tüm canlılığı ile bizleri bekliyor. Baharın kendini her anlamda hissettirmesi ile birlikte, bahar bayramları ve festivalleri de adım adım kendini göstermeye başlıyor. Yolda yürürken karşımıza çıkan ve baharın en iyi sembolü olan çiçekler güzel görüntülerinin yanında mis kokularıyla da bizleri mest etmeyi başarıyor.

Bu içeriğimizde baharın gelişiyle beraber, Türkiye’de kutlanan bahar bayramları ve festivallerini sırasıyla sizlere anlatacağız. Dilerseniz gelin başlayalım.

Nevruz Bayramı

Türkiye’de kutlanan bahar bayramları dendiğinde akla şüphesiz ilk olarak Nevruz Bayramı geliyor. İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eden Nevruz, ülkemizde 21 Mart yani ilkbahar gündönümünde kutlanıyor. Aynı zamanda Nevruz isminin ilk defa 2.yüzyılda Pers kaynaklarında geçtiğini de eklemek istiyoruz. Farsça’daki “Nev” (yeni) ve “Ruz” ( gün) sözcüklerinin birleşiminden oluşuyor. Nevruz kısaca yeni gün anlamına geliyor.

Orta Asya ve Anadolu topluluklarına baktığımızda, Nevruz’un Göktürklerin Anadolu’dan çıkışı anlamına geldiğini de görebiliriz. Baharın gelişini simgeleyen Nevruz Bayramının Mete Han döneminden bu yana kutlandığını söyleyebiliriz. Üstelik Nevruz Türk dünyasının toprağın uyanışını kutladığı bir doğa bayramı geleneği diye ifade ediliyor. İran mitolojisine göre, Tanrının dünyayı, insanı ve güneşi bu özel günde yarattığına inanılıyor.

Nevruz Bayramında, birbirinden farklı yemeklerden oluşan sofralar hazırlanıyor. Adeta bir şenlik havası yaratılıyor. Ayrıca bu bahar bayramında eğlenceli oyunlar oynanarak, boyalı yumurtalar yeniyor.

Şenlik meydanlarında ateşler yakılarak, insanlar bu ateşlerin üstünden atlamaya çalışıyor. Eski Türk inanışı bazında, bu hareketin kişiyi kötülüklerden arındırdığı söyleniyor.

3 bin yıldan fazla bir süredir halen kutlanan Nevruz Bayramı, yedi ülkenin kararıyla İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne 2009 yılında girmiş bulunuyor. Bunun yanında 2010 senesinde de, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu öncülüğünde “Dünya Nevruz Bayramı” diye ilan edildiğini vurgulayabiliriz.

Çiğdem Bayramı

Türkiye’de kutlanan bahar bayramları ve festivalleri kapsamında, Nevruz Bayramından sonraki sırayı yine bir bahar simgesi olan Çiğdem Bayramı alıyor. Aynı zamanda yeni yıl ritüeli olarak karşımıza çıkıyor. Çiğdemin çiçeği karların arasından filizlenen ilk bitki olması sebebiyle, insanlığa kışın bittiğini söyleyerek, adeta baharı müjdeliyor.

Orta Asya’dan başlayarak Balkanlara kadar birçok kültürde benzerine rastlanan bu bahar bayramı, günümüzde halen Nevruz kadar bilinmese de, İç Anadolu Bölgesinde her yıl aktif bir şekilde kutlanıyor. Bunun sebebini ise; Çiğdem Bayramının kökeninin Hititlerin zamanında yaşamış olduğu toprakların İç Anadolu Bölgesinde konumlanması şeklinde açıklayabiliriz.

Halk arasında “çiğdeme gitmek” “çiğdem karşılamak” diye anılan bu bahar bayramında çocuklar topladıkları çiğdemleri bir çalıya asıyor ve tekerlemeler söyleyerek kapı kapı geziyor. Gezdikleri evlerden de ellerinde taşıdıkları kaplara yağ, kıyma, salça, bulgur ve yağ gibi ürünler topluyor. Toplanan malzemelerle e çiğdemlerle köyün fakir evlerinden birinde yemekler yapılıyor. Ardından hep birlikte yeniyor. Çiğdem Bayramı bir yerde çocukların Nevruz Bayramı olma özelliği taşıyor. Ayrıca Çiğderm Bayramında çocukların söylediği manileri şu şekilde sıralayabiliriz;

Çiğdem geldi kapıya,

Yağ gönderin yapıya,

Yağ olmazsa bal olsun,

Oğlan uşak sağ olsun.

Çiğdem çiğdem çicecik,

Ebem oğlu köçecik,

Bir verenin kızı olsun,

İki verenin oğlu olsun.

Çiğdem geldi yapıya,

Yağ çıkarın kapıya,

Varsa oğlan kızınız,

Gelsin bizle çapaya.

Çiğdem Bayramı Çorum merkez başta olmak üzere, Osmancık, Mecitözü ve Dodurga gibi ilçelerde de halen kutlanıyor. Bir çeşit dayanışma bayramı görevi gören bu şenliğin özünde çok anlamlı olduğunu eklemeliyiz. Günümüzde de fazla bilinmemesine karşın, Anadolu’da çiğdem çiçeği ile yapılan yemekler içerisinde yoğurtlu çiğdem aşı, sütlü çiğdem muhallebisi ve çiğdem pilavı gibi lezzetler dikkat çekiyor.

Hıdırellez Bayramı

Türkiye’de kutlanan bahar bayramları arasında son sırayı elbette Hıdrellez Bayramı alıyor. Her sene es geçmeden kutlanılan Hıdırellez, Hızır ve İlyas peygamberlerin yeryüzünde buluştukları gün olmaları dolayısıyla Hızır Günü diye adlandırılıyor. Hızır ve İlyas sözcüklerinin de zaman geçtikçe birleşerek halk ağzında Hıdırellez diye anılmaya başlandığı söyleniyor.

Hıdırellez de eskiden halk arasında kutlanan takvime göre yılın ikiye ayrıldığı biliniyor. Hızır günleri ismiyle anılan yaz mevsimi 6 Mayıs’ta başlayarak 8 Kasımda bitiyordu. Kasım Günleri diye anılan ikinci kısım da 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar gelerek kışın bitişini sembolize ediyordu. Bu takvime göre 6 Mayıs kışın bitip yaz günlerinin başladığı dönemi oluşturuyor. Dolayısıyla da halk sıcak havaların gelişini Hıdrellez adıyla kutluyor.

Ülkemizde 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gecede kutlanan Hıdırellez, Hristiyan halkı tarafından da doğanın uyanışının ilk günü olarak kabul ediliyor. Ortadokslar Hıdrellezi Aya Yorgi, Katolikler de St. Georges Günü olarak kutlamaya devam ediyor.

Günümüzde Hıdırellez, büyük kentlerde çok kutlanmasa da, küçük kasabalarda halen yaşatılıyor. Hıdırellez Bayramı öncesi mutlaka kıyafetler ve evler temizleniyor. Çünkü Hızır Peygamber’in temiz olmayan evlere uğramayacağına dair bir inanış var. Üstelik insanlar bu özel günde giyinmek üzere kendilerine hem yeni elbiseler hem de yeni ayakkabılar alıyor.

Hıdırellez kutlamalarının yeşil ağaçlıklı alanlarla birlikte su kenarlarında yapıldığını söyleyebiliriz. Şenlik esnasında baharın taze bitkilerini ve taze kuru etleri yeme geleneği varlığını sürdürüyor. Ayrıca Hıdırellez’de baharın ilk kuzusu yenilirse insanların hem sağlık hem de şifa bulacağına inanılıyor.

Hıdırellez Bayramının en ünlü geleneklerinden bir tanesi de kişinin dileklerini bir kağıda yazarak gül ağacının altına gömmesi ya da üzerine asmasıdır. Dilek yazılan tüm kağıtlar ertesi gün açık şekilde yavaşça suya bırakılıyor. Kağıdın yazılı kısmı üste gelecek biçimde suya düşerse dileklerin kabul göreceğine inanılıyor.

Kişisel Hijyen Ürünlerini Unutmayın

Yanınıza almanız gereken kişisel hijyen ürünlerini tek bir çantada toplayabilirsiniz. Ardından bu küçük çantayı valiz cebine bile yerleştirebilirsiniz. Makyaj malzemelerinizin bir hayli yer kapladığını düşünüyorsanız en pratik yolu seyahat setlerinden edinmeniz olacaktır. Hem bolca seçenek hem de az yer şahane bir çözüm değil mi sizce de?

Size özel fiyat ve seçenekler için bizimle iletişime geçebilirsiniz

0212 560 36 36 sales@delux.com.tr

– Yolculuğunuzun her olağanüstü detayın özenle seçilmiş olması

– Kusursuz bir şekilde uygulanan, el yapımı, esnek ve kusursuz güzergahlar

– Egzotik destinasyonlarda uzmanı

– Olağanüstü hizmet ve detaylara tavizsiz özen

– Çiftler, aileler ve küçük gruplar için mükemmel özel yolculuklar

– Kendi kalış tarihinizi seçme özgürlüğü

– Tamamen özelleştirilebilir deneyimler

Otel ve Tur Satış
sales@delux.com.tr0555 963 7216

Go to Top